15 Mart 2010 Pazartesi

Önsöz

Bu kitapta anlatılanlar, bugüne kadar pek çok insanı olağanüstü derecede şaşırtan, ha-yata bakış açılarının tamamen değişmesine sebep olan, son derece önemli ve büyük bir gerçektir. Bu gerçeği şöyle özetleyebiliriz: "Dünyada yaşadığımız hayatın birer parçası olan tüm olaylar, insanlar, binalar, şehirler, arabalar, mevkiler, kısacası hayatımız boyunca gördüğümüz, tuttuğumuz, dokunduğumuz, kokladığımız, tattığımız, dinlediğimiz hiçbirşeyin aslıyla muhatap olamayız. Biz sadece beynimizde oluşan görüntü ve hislerle muhatap oluruz."

Dışarıda madde vardır, ancak biz bu maddenin aslını hiçbir zaman bilemeyiz. Bize verilen telkinle bunların, beynimizin dışındaki bir dünyada sabit olduklarını ve bizim bu nedenle bunların asıllarını gördüğümüzü, hissettiğimizi zannederiz. Oysa, biz hiçbir varlığın aslını asla göremeyiz ve bu varlıkların asıllarına asla dokunamayız. Kısacası bizim hayatımız boyunca dışarıdaki maddeyle muhatap olduğumuzu sanırken aslında herşeyin hayalini ve kopyalarını biliriz.

Bu kitabın konusunu oluşturan bu gerçek, bir felsefe veya herhangi bir fikir değildir. Aksine bugün modern bilimin kesin olarak ispatladığı ve inkarı kesinlikle mümkün olmayan teknik bir gerçektir. Bugün tıp, biyoloji, fizik, nöroloji, beyin ve ilgili tüm alanlarda uzman olan hangi bilim adamına "biz dünyayı nasıl ve nerede görüyoruz?" diye sorulsa, verdikleri tek cevap vardır: tüm dünyayı beynimizdeki görme merkezinde görürüz.

21. yüzyılda bilimin kesin olarak ortaya çıkardığı, insanda büyük bir şaşkınlık ve hayret uyandıran bu bilginin bizi ulaştırdığı en önemli sonuçlardan biri ise şu iki sorunun cevabıdır:

"Tüm hayatımız boyunca, beynimizde meydana gelen görüntülerle muhatap olduğumuza göre, bu görüntüleri beynimizde oluşturan kimdir? Beynimizde oluşan bu görüntüleri beynimizin içinde bir gözü olmadan izleyen ve izlediklerinden zevk alan, sevinen, heyecan duyan kimdir?"

Bu kitapta bu çok önemli iki sorunun da cevabını bulacaksınız.


Hayatımızın birer parçası olan tüm olaylar, insanlar, binalar, şehirler, arabalar, kısacası hayatımız boyunca gördüğümüz, tuttuğumuz, dokunduğumuz, kokladığımız, tattığımız, dinlediğimiz herşey, gerçekte beynimizde oluşan görüntü ve hislerdir.